EY BENİM GÖNLÜMÜ ALAN GÜZEL


Ey benim gönlümü alan güzel… Ey benim gecem ve gündüzüm… Güneşim, sabah yıldızım… Rüyam ve hakikatim… Kalbimi avuçlarına teslim ettiğim…
Seni gördüğünden beri gözlerim her yere sen diye bakar, herkeste senin suretin, heryere kokunu taşır yaz rüzgarları, her şeyi sen diye severim… Sen benim dokunmaya kıyamadığım, adını anarken titrediğim, gözlerine hiç uzun uzun bakamadığım sevgilim… Sen benim yarim, yaram, derdim ve dermanımsın…
Her halini tattım aşkın… Yandım, kavruldum, kül oldum… Ama ben dün senin gözlerinde küllerimden yeniden doğdum… Senin de yüreğin külün içinde saklanan kordur bilirim. Ben sabrı öğrendim. Bir daha kül olmak, bir daha her halinden geçmek için aşkın şimdi varlığında tekrar yanıyorum.
Bilir misin Dilruba’m, deniz gözlüm… Aşk hançer gibidir. Gelir saplanır yüreğine… Hiç geçmeyecek bir yara olur içinde. Kanadıkça seversin… Acıdıkça yanarsın… Her halden geçersin de yine aşktan geçemezsin… Çünkü aşktan nasibini almak da bir lütuftur… Ben nasibimi aşktan, senden almışım. İsterim ki sen de benden bul. Sen de benden al nasibini aşkın…
Adım gönül yaran olsun…
İsterim ki gönlümü aldığın gibi gönlünü alayım… İsterim ki senin yüreğine saplanan hançer ben olayım